
26 Temmuz 2007 Perşembe
25 Temmuz 2007 Çarşamba
24 Temmuz 2007 Salı
Air
Bu akşam Kuruçeşme arenada sakin ve tedirgin bir konser var.."70'lerin synthesizer sound'unu; new wave, Fransız stili aşk klişeleri ve film müziklerinden aldıkları ilham ile güncel müzik akımlarına uyarlayan AIR, saf pop ile deneyselliği buluşturduğu müziğiyle Pink Floyd'un günümüzdeki en büyük mirasçısı olarak görülüyor." Ben ordayım hepiniz beklerim...
23 Temmuz 2007 Pazartesi
postmodern sofra
ben olsam bi imambayıldı yapardım,hafif pilav yanına..ardından şöyle güzel bi kereviz..adamlar müzik yapmış..
güncel
1.ruhsatımı da kaybettim kimbilir hangi şuursuz anımda,neyse hükümsüzdür! sıra komple kendimi kaybedebilmekte,onu da başarırsam sanırım hero olucam.
2.zirdeliyi seviyorum
3.45 yasinda bir hatun elinde oy pusulası ve zarfla, simdi hangisini hangisine sokucam dedi?Allahım!
2.zirdeliyi seviyorum
3.45 yasinda bir hatun elinde oy pusulası ve zarfla, simdi hangisini hangisine sokucam dedi?Allahım!
22 Temmuz 2007 Pazar
21 Temmuz 2007 Cumartesi
Oylar İstanbula!
CNN International Kendi web sitesinde 2012 Olimpiyatları ile ilgili bir anket yayınlamış.. Ve görünen o ki istanbul bu ankette rakiplerine oranla oldukça farklı bir şekilde lider.En yakın rakibimiz ise Moskova. Ben oyladığım esnada mevcut durum şöyle idi;
Havana 3% 7367 votes
Istanbul 50% 141829 votes
Leipzig 1% 1776 votes
London 4% 10207 votes
Madrid 1% 2096 votes
Moscow 31% 88495 votes
New York 5% 15171 votes
Paris 1% 3056 votes
lütfen siz de aşağıdaki linke tıklayarak oy kullanınız.
http://www.cnn.com/2004/SPORT/01/16/olympic.bids/
Havana 3% 7367 votes
Istanbul 50% 141829 votes
Leipzig 1% 1776 votes
London 4% 10207 votes
Madrid 1% 2096 votes
Moscow 31% 88495 votes
New York 5% 15171 votes
Paris 1% 3056 votes
lütfen siz de aşağıdaki linke tıklayarak oy kullanınız.
http://www.cnn.com/2004/SPORT/01/16/olympic.bids/
20 Temmuz 2007 Cuma
pabuçumun seçimi
Heryerdeler arkadaş..hay bi şu seçim bitse de ( bak şimdi bi de ağzımı bozacam ) şu kulağımın dibinde böğür böğür sesler çıkaran zımbırtılardan,manasız vaatlerden ve geçen gün gözüme kaçan bayrak kirliliğinden bir kurtulsam ya..100 trilyon ve benzeri yardımlar alıp da memlekette bu kadar problem varken para çözümlü bunu tamamen seçim propogandasına harcayan tüm siyasi oluşumlara da lanet olsun!!
75 simple pleasures to brigthten your day
- Berries … mmmm.
- Walking barefoot in grass.
- Listening to good music in the car.
- Taking a long, relaxing shower.
- Coffee.
- A good novel.
- Popcorn and an old movie on DVD.
- The smell of fresh-cut grass.
- Watching the sunrise.
- Walking on the beach.
- A gentle morning run.
- Yoga or stretching or meditation.
- Snuggling in bed with your partner.
- Watching the sunset.
- Hugging your child tightly.
- Good wine.
- Dark chocolate.
- Dancing like you’re crazy.
- Telling jokes till your sides ache.
- A long conversation with a good friend.
- Root beer float.
- Kissing in the rain.
- Being lazy on a Sunday.
- Waking to a clean house.
- An uncluttered room.
- Banana split.
- Pillow fights.
- Fries and a chocolate milkshake.
- Singing in the shower, loudly.
- Dancing in the rain and stomping in puddles.
- Watching your child play.
- Fresh-baked chocolate chip cookies.
- Helping someone in need.
- Making someone smile.
- Homemade pie.
- A nature hike.
- Laying back and watching the stars.
- Making a sandcastle.
- Floating in the water.
- Taking an afternoon nap.
- Serving your spouse a surprise breakfast in bed.
- Watching your children on Christmas morning.
- Laying back and looking up at clouds.
- Watching the ocean.
- Getting a massage.
- Reese’s peanut butter cups.
- PB&J sandwich.
- Iced green tea.
- Playing footsie.
- Acting crazy in public.
- Seeing your savings account grow.
- Seeing your debt shrink.
- Taking a hot bath.
- Blowing bubbles.
- A gentle breeze.
- The feeling after a good workout.
- Checking something off your to-do list.
- Snuggling together under the covers on a stormy day.
- Coen brother movies.
- Watching your kids play soccer.
- Playing a good game of basketball.
- The smell of a new Moleskine notebook.
- Writing on good paper with a good pen.
- A clear desk.
- Fresh popped popcorn.
- A fresh snow.
- Swinging on a swing.
- Homemade strawberry shortcake.
- Watching animals in nature.
- An empty email inbox.
- Playing hooky.
- A very slow and sensual night with your partner.
- Staying up all night talking.
- Having a picnic.
- Swimming at night.
p.s. Bu yazı şu siteden alıntıdır.
19 Temmuz 2007 Perşembe
18 Temmuz 2007 Çarşamba
İNAT

yaşam ki,hayal kırıklıklarının bitmemiş bulmacası
yukarıdan aşağı tam beş,sağdan sola üç
Oysa tüm beklediğimiz beyaz kağıda ilk sözcük
Kupkuru toprağa düşen yek damla misali
Yağarken gürültüyle eksilmez mi her bulut?
O ki yıldırım,
Kamaşır ya göz ,kapanmaz tüm hiddetine inat,umarsız
Ve seyrederken gökyüzünü
her dilekte içimizden bir yıldız kayar
Ardında mora çalan melankolik bir kuyruk
Ne vakit bir kadının gözünden baktıysak geleceğe
kapandı güneş ilk sokakta
yanlı bir yol tarifi elinde
al karanlığını, mora razıyım.
Ah bir de yetse yetinmek
Mıhlı olmasa o pırıltı ciğerlerimizin dibine
Gel gör ki yer altında ışık saçar her maden
hep güneşe baktık biz saf saf
bu yüzden mi siyah lekeler kalbimde
kapkara renkler
bu sefer aşağıdan yukarı
algıda mana ne mümkün
ve bu saatten sonra sezgi de öngörü
bir tarafından bakıyorsunuz bu uçurumun
bir tarafında gözlerini kapamış yokluğunuz
dipte denizi arayan bir dere yatağıyım
ne anlamak mümkün beni
ne de öngörmek akıbetimi
deniz bulacak sanki benden mertini
uçurum benden gözüpek uçanını
ve sen benden umutlusunu
ta ki bir avuç kumla dipten
bir elim suyun üzerinde
diğeri yüreğimin
geri kalan bedenim...varlığımla...
Bold yazılar "f"'e,italikler "yako"'ya aittir.
17 Temmuz 2007 Salı
Tiny Evolution .. Deneme ..
Uzak ama yakın,yazılı ama görüntüsüz arkadaştan bir alıntı deneme yazısı..
Günlerden Pazar, yine kasvetli bir gün nedense hiç sevmiyorum bu pazarları, yalnızlığım her defasında daha ağır geliyor bana. Biraz çıkıp hava alıyım diyorum her Pazar olduğu gibi. Yürürken yolda pencerenin önünde içeri girmeye çalışan cins bir kedi minik camı tırmalıyor. Diyorum o da benim gibi yalnız alıp götürsem mi eve sonra sahibi görüp içeri alıyor. Yine yoluma devam ediyorum. Yaşlı bir adam çekiyor dikkatimi gözlerinde yılların yorgunluğu, elleri titrek. Banka oturup onu izliyorum saatlerce yere düşen ekmek kırıntılarını toplayıp kenara koyuyor üstüne basmasınlar diye. Saatlerce posta kutusuna bakıyor ve sonunda cebinden çıkardığı mektubu koyuyor içine ve arkasına bakmadan koşup gidiyor. Merak ediyorum ama bir yandan da ayıp olur diye bakmak istemiyorum. Yine evimin
Yolunu tutuyorum. Geldiğimde bitkin bir şekilde kanepeye uzanıyorum. Birden sıçrayarak kalkıyorum rüyamda o adam bana gel bana yardım et diyor. Umursamadan tekrar yatıp uyuyorum. Her zamanki gibi 1 haftanın daha sonuna geliyorum. Ve yine o lanet olası Pazar ve ben sokaklarda evet yine o adam yine gözlerinde aynı yorgunluk elleri titrek. Mektubunu aynı posta kutusuna bırakıyor ve arkasına bakmadan koşup gidiyor. Bu sefer dayanamayıp gidiyorum. Posta kutusunu açıyorum bir sürü mektup hiç okunmamış. Heyecanla açıyorum bakıyorum hepsine tek tek. Bu adam yalnız bir aşık diyorum kendi kendime ne güzel şeyler yazmış ama hiç okunmamış merak ediyorum ve posta kutusunda yazılı olan numaraya çıkıyorum. Kapı aralık bomboş yıkık dökük yıllardır el sürülmemiş bir ev.her tarafta kurumuş güller gözlerim doluyor dizlerimin üzerine çöküyorum bunlar benim benim sana aldığım güllerim diye haykırıyorum. Bir resim çekiyor dikkatimi koşarak bakıyorum iki genç sarmaş dolaş nasılda gülüyor gözleri nasıl sevgi dolu bakıyorlar birbirlerine. Aynaya bakıyorum gözlerimde yılların yorgunluğu ellerim titrek o benim ben o yaşlı adam benim diyorum. Akmaktan yorulmuş gözyaşlarımla ilk teninin tenime deydiği ilk elini tuttuğum odamıza gidiyorum yine ilk zamanki heyecan kalbim yerinden çıkacakmış gibi. Kendime bile itraf edemediklerimi ediyorum bu gece yanına geliyorum. Uzanıyorum sarılıp uyuduğumuz sevişmekten sırılsıklam olduğumuz yatağımıza gözlerimi kapatıyorum hiç açmamak üzere…
Günlerden Pazar, yine kasvetli bir gün nedense hiç sevmiyorum bu pazarları, yalnızlığım her defasında daha ağır geliyor bana. Biraz çıkıp hava alıyım diyorum her Pazar olduğu gibi. Yürürken yolda pencerenin önünde içeri girmeye çalışan cins bir kedi minik camı tırmalıyor. Diyorum o da benim gibi yalnız alıp götürsem mi eve sonra sahibi görüp içeri alıyor. Yine yoluma devam ediyorum. Yaşlı bir adam çekiyor dikkatimi gözlerinde yılların yorgunluğu, elleri titrek. Banka oturup onu izliyorum saatlerce yere düşen ekmek kırıntılarını toplayıp kenara koyuyor üstüne basmasınlar diye. Saatlerce posta kutusuna bakıyor ve sonunda cebinden çıkardığı mektubu koyuyor içine ve arkasına bakmadan koşup gidiyor. Merak ediyorum ama bir yandan da ayıp olur diye bakmak istemiyorum. Yine evimin
Yolunu tutuyorum. Geldiğimde bitkin bir şekilde kanepeye uzanıyorum. Birden sıçrayarak kalkıyorum rüyamda o adam bana gel bana yardım et diyor. Umursamadan tekrar yatıp uyuyorum. Her zamanki gibi 1 haftanın daha sonuna geliyorum. Ve yine o lanet olası Pazar ve ben sokaklarda evet yine o adam yine gözlerinde aynı yorgunluk elleri titrek. Mektubunu aynı posta kutusuna bırakıyor ve arkasına bakmadan koşup gidiyor. Bu sefer dayanamayıp gidiyorum. Posta kutusunu açıyorum bir sürü mektup hiç okunmamış. Heyecanla açıyorum bakıyorum hepsine tek tek. Bu adam yalnız bir aşık diyorum kendi kendime ne güzel şeyler yazmış ama hiç okunmamış merak ediyorum ve posta kutusunda yazılı olan numaraya çıkıyorum. Kapı aralık bomboş yıkık dökük yıllardır el sürülmemiş bir ev.her tarafta kurumuş güller gözlerim doluyor dizlerimin üzerine çöküyorum bunlar benim benim sana aldığım güllerim diye haykırıyorum. Bir resim çekiyor dikkatimi koşarak bakıyorum iki genç sarmaş dolaş nasılda gülüyor gözleri nasıl sevgi dolu bakıyorlar birbirlerine. Aynaya bakıyorum gözlerimde yılların yorgunluğu ellerim titrek o benim ben o yaşlı adam benim diyorum. Akmaktan yorulmuş gözyaşlarımla ilk teninin tenime deydiği ilk elini tuttuğum odamıza gidiyorum yine ilk zamanki heyecan kalbim yerinden çıkacakmış gibi. Kendime bile itraf edemediklerimi ediyorum bu gece yanına geliyorum. Uzanıyorum sarılıp uyuduğumuz sevişmekten sırılsıklam olduğumuz yatağımıza gözlerimi kapatıyorum hiç açmamak üzere…
16 Temmuz 2007 Pazartesi
1,2,3,4...

Haftabaşı itibariyle bir iki maruzatımı ve izlenimimi dile getirmek istiyorum:
1.Bilgecim Dogum gunun tekrar kutlu mutlu olsun,organizasyon gayet başarılıydı bence,ilham vericiydi,her ne kadar polisler geldiğinde 2 litre birama rağmen ben ve camelius u çağırıp şunlarla konuşun desende:) o da eğlenceliydi...hoş 50 kişiden muhtemelen 10 kişi tanıyordum ama 1-0 olsun bizim olsun..ayrıca devamı gelsin:)
2.kendi çöplüğümde söyledim burda da altını çizerek söyleyim pazartesiden nefret ediyorum
3. Ben bu işin böyle olduğunu dün öğrendim,yav bu mimar dediğin zatlar paraya para demiyorlar ( babam nişanlılıkla kaırışık ev tadilatı masraflarından bahis geçirdi ordan biliyorum ) yani layık mıdır değil midir bilemem..hoş bu memlekette kimler neler kazanıyor.Maşallah diyorum.Ayrıca sözüm meclisten dışarı,alınmayınız:) ( kaldı ki benim hayatımda mimardan bol bişi yok )
4.Kendimce iyi bir animasyon izleyicisi olarak hem nacizane teknik hem de konusal mana da çocuklugumun efsanesi değişen robotların filminden gayet de hoşlanmadım.Ha elbette arşivdeki yerini alacaktır ama hele bir camelius giydirsin ben de eksik kalan yerlerini tamamlıcam az bi kısa vakitte.
reklamlar esnasında geçen bir diyalog:
y: sıkı gerilim ,ha?
c: standart gerilim abi,gençler teker teker ölüyo..
y:hıı
c:yani..
15 Temmuz 2007 Pazar
Süpermen!!!
Ya bu yabancı dizi manyaklığına sahip olanlarımızı bir yana koyarsak,zaman zaman ya niye bu kadar sürüklenir bir hale getirdik bu işi diye merak ediyorum.. Yok elimizde teknolojinin son imkanları olup.. Download şelalelerinden sıçrayan,komşuda pişer bize de düşer tadında birbirimizden arakladığımız sezon sezon dizi divx leri mi yaptı bunu yoksa hakkaten bu kadar işimiz gücümüz eğlencemiz çok yok kardeşim,e maddiyatta zorluyo bi noktadan sonra deyip,evimizde paşa paşa en ucuz aktivite olarak mı görüyoruz.. bilemem.Tabi ekle buna ne eklersen.. ama bütün bunları neden şimdi farkedip yazıyorum... anlatayım..
Süpermenin bıyığı yeni terlerkenki çağını anlatan dizimiz "smallville" de..şu anda cnbc de zannederim 4. sezonu yayınlanıyor ve süpermenimiz dünyaya neden geldiğini daha yeni anlıyo..ilk kez dünyayı kurtarıyo felan.. ilk başlarda diziyi izlerken böyle her bölümde dünyayı acı bir sondan kurtarıcak diye beklerdim..çünkü,her süpermen filminde böyle hadi canım dedirtecek şeyler yapardı.. Hani bi tanesinde koca gölü dondurup üfleyerekten yanan bir fabrikayı felan söndürmüştü.. zamanla bu beklentim kaybolmuş onu farkettim. Onun yerine sadece bir sonraki bölümde Lana yı öpecek mi diye merak eder olmuşum..ya da bu lex ne zaman lanaya yazıcak.. bu taşlar da ne olaki.. gibi gibi..! bu benim küçükken izlediğim Supermen değil yahu..
Süpermenin bıyığı yeni terlerkenki çağını anlatan dizimiz "smallville" de..şu anda cnbc de zannederim 4. sezonu yayınlanıyor ve süpermenimiz dünyaya neden geldiğini daha yeni anlıyo..ilk kez dünyayı kurtarıyo felan.. ilk başlarda diziyi izlerken böyle her bölümde dünyayı acı bir sondan kurtarıcak diye beklerdim..çünkü,her süpermen filminde böyle hadi canım dedirtecek şeyler yapardı.. Hani bi tanesinde koca gölü dondurup üfleyerekten yanan bir fabrikayı felan söndürmüştü.. zamanla bu beklentim kaybolmuş onu farkettim. Onun yerine sadece bir sonraki bölümde Lana yı öpecek mi diye merak eder olmuşum..ya da bu lex ne zaman lanaya yazıcak.. bu taşlar da ne olaki.. gibi gibi..! bu benim küçükken izlediğim Supermen değil yahu..
14 Temmuz 2007 Cumartesi
You know I am no good
En son 17 yaşında bu kadar saçmalamıştım
bu kadar midem bulanmıştım
o yüzden bu şarkıyı tüm sevenlerime armağan ediyorum
Amy Winehouse "you know ı am no good"
bu kadar midem bulanmıştım
o yüzden bu şarkıyı tüm sevenlerime armağan ediyorum
Amy Winehouse "you know ı am no good"
13 Temmuz 2007 Cuma
çığlık çığlığa mimi
Miyet hanımın, panik adlı yazısından esinlenerek yazıyorum bu yazıyı ben de...
En azından miyet hanım siz böcek gördünüz, yani sizin durumuz da kötü benimki sizinkinden kötü . : (
Ama ben Miray olarak kendim kaşındım, evimin buradaki ışıklardın orada böle bir üçgen adadık var, ben de karşıdan karşıya geçerken oradan geçmek zorundayım, şimdi genelde kuşlar kediler var orada ay ay ne güzel cikliyorlar hayat ne güzel diye geçerim oradan, ama geçen gün orada bir fare gördüm, bildiğimiz lağım faresi ( ayyh şimdi bile içim bir hoş oldu) "aaa fare ne şirin!?!" dememe kalmadan bana zıt yönde duran fare depar atarak birden üzerime gelmeye başladı, evet ben bu durumda ne mi yaptım, aaaiiy anneciim fareei ıyyy bööö diye bağıraraktan koşmaya başladım hop hop çığlık çığlığa arkama bile bakmadan, sonra münübüse bindim. Minibüste fare ne gezer ama bir kere korkmuş ben ayaklarımı yere koyamadım, tabiki tünedim o koltuğa gergin bir şekilde, günümün geri kalanında ise sağa sola baka baka korkaraktan yürüdüm.
Gelelim ikinci çığlığıma, akşam babası beni yemeğe çağırdı, eh gittim tabiki yedim mamayı sonra eve dönme yolumdayım, daha doğrusu apartmandan yeni çıktım, tam da kapının önünde çöp konteyneri ve kapağı açık, eh tabiki yurdum kedileri dalar içine. Kedi mi benden korktu ben mi kediden bilemem ama o cici kedi, bir sıçradı ben de bir güzel çığlığı bastım korkudan. Kedicik de konteynerin içine kaçtı, böle korktuk ikimiz birbirimizden, çığlığımı duyan babadan "ne oldu tepkisi geldi, "ehu baba kedi korkuttu beni" diyebildim, ve bir yudum su içtim.
Bu aralar çok korkar oldum yahu ben, yok belki de üst üste geldi böle korktum.
Edit: leyla ben bu yazıyı kendi blog'uma yazacağıma buraya yazmışım eh link koyayım kendi siteme barım... : )
En azından miyet hanım siz böcek gördünüz, yani sizin durumuz da kötü benimki sizinkinden kötü . : (
Ama ben Miray olarak kendim kaşındım, evimin buradaki ışıklardın orada böle bir üçgen adadık var, ben de karşıdan karşıya geçerken oradan geçmek zorundayım, şimdi genelde kuşlar kediler var orada ay ay ne güzel cikliyorlar hayat ne güzel diye geçerim oradan, ama geçen gün orada bir fare gördüm, bildiğimiz lağım faresi ( ayyh şimdi bile içim bir hoş oldu) "aaa fare ne şirin!?!" dememe kalmadan bana zıt yönde duran fare depar atarak birden üzerime gelmeye başladı, evet ben bu durumda ne mi yaptım, aaaiiy anneciim fareei ıyyy bööö diye bağıraraktan koşmaya başladım hop hop çığlık çığlığa arkama bile bakmadan, sonra münübüse bindim. Minibüste fare ne gezer ama bir kere korkmuş ben ayaklarımı yere koyamadım, tabiki tünedim o koltuğa gergin bir şekilde, günümün geri kalanında ise sağa sola baka baka korkaraktan yürüdüm.
Gelelim ikinci çığlığıma, akşam babası beni yemeğe çağırdı, eh gittim tabiki yedim mamayı sonra eve dönme yolumdayım, daha doğrusu apartmandan yeni çıktım, tam da kapının önünde çöp konteyneri ve kapağı açık, eh tabiki yurdum kedileri dalar içine. Kedi mi benden korktu ben mi kediden bilemem ama o cici kedi, bir sıçradı ben de bir güzel çığlığı bastım korkudan. Kedicik de konteynerin içine kaçtı, böle korktuk ikimiz birbirimizden, çığlığımı duyan babadan "ne oldu tepkisi geldi, "ehu baba kedi korkuttu beni" diyebildim, ve bir yudum su içtim.
Bu aralar çok korkar oldum yahu ben, yok belki de üst üste geldi böle korktum.
Edit: leyla ben bu yazıyı kendi blog'uma yazacağıma buraya yazmışım eh link koyayım kendi siteme barım... : )
12 Temmuz 2007 Perşembe
a kiss
11 Temmuz 2007 Çarşamba
10 Temmuz 2007 Salı
9 Temmuz 2007 Pazartesi
˙˙˙ʞool ı ʎɐʍ ǝɥʇ pǝƃuɐɥɔ ǝɟıl ʇnq
ɯɐ ı llıʇs ɯ,ı
ǝƃuɐɥɔ llıʍ ƃuıɥʇou
ǝɯ ʍouʞ oʇ ʎɹʇ puɐ
ǝɯoɔ
ǝuɐsuı ʎlpɐɯ
ǝuɐsuı sɐʍ ı ʇɐɥʇ ʍouʞ noʎ pıp
nɥnɥ
sizde böyle yazmak isterseniz, şu siteyi kullanabilirsiniz.
ɯɐ ı llıʇs ɯ,ı
ǝƃuɐɥɔ llıʍ ƃuıɥʇou
ǝɯ ʍouʞ oʇ ʎɹʇ puɐ
ǝɯoɔ
ǝuɐsuı ʎlpɐɯ
ǝuɐsuı sɐʍ ı ʇɐɥʇ ʍouʞ noʎ pıp
nɥnɥ
sizde böyle yazmak isterseniz, şu siteyi kullanabilirsiniz.
oyunlar
Eh evde boş boş bir pazar günü çılgınca geçirildikten sonra sıkılan minikstar tabiki yazı yazar blog'a. Anime tavsiyemden sonra, siz değerli okuyuculara internet aleminde karşılaştığım eğlenceli oyunları tavsiye edeceğim... Benden gelen bu tavsiye oyunların tabiki kedili, yıldızlı, kurbağalı, şekerli, çikolatalı olacağını tahmin edersiniz heralde...
Napalım işte şeker gibi minikstar'dan şeker gibi oyunlar, ehu kendimi şımarttım da bugün. :)
Gelelim oyunlarımıza, efendim nekogames var, neko japonca kedi demek oluyor, ve nekogames'de kedi asmacadan tut kedi zıplatmaya kadar cici oyunlar var. Buradan ulaşabilirsiniz.
Zıplayan fasulye oyunu var, fasulyeler pırtlatılıyor bu oyunda da, ehuehu... Benim favorim bandanalı olan.
Kurbağalarla nilüfer yakalamak isteyenler tıklayabilir.
Şeker gibi bir trenle çikolataları, vişneleri yakalayacam diyorsanız, çok eğleneceksiniz demektir.
Orisinal'i bilmiyorsanız hayatınızdan çok şey eksik demektir, sıkıntıdan yumurta zıplatabilir, kızdığınız/sinirlendiğiniz kişileri buzpateni yaparken kocaman kartopu bowlingiyle uçurabilir (test edildi onaylandı - çok rahatlıyor insan bunu oynarken), uykunuz geldiyse yıldızları yakalayabilir ve de beyaz kar tavşanı ile gökyüzüne zıplayabilirsiniz...
En eğlendiğim oyunu sona bıraktım, bütün günümü almıştı aslında sonra bir arkadaşıma yolladım kendisi yarım saatte yapıp bitirince kendimi çok garip hissettim, olsun ben mutlu mutlu oyun oynayarak geçirmiştim bir günümü, hem de yıldız buldum birsürü, siz de bulmak istersiniz değil mi o yıldızları....
p.s: bu oyunlar 3 yaşından büyük çocuklar içindir.
iyi eğlenceler herkese
Napalım işte şeker gibi minikstar'dan şeker gibi oyunlar, ehu kendimi şımarttım da bugün. :)
Gelelim oyunlarımıza, efendim nekogames var, neko japonca kedi demek oluyor, ve nekogames'de kedi asmacadan tut kedi zıplatmaya kadar cici oyunlar var. Buradan ulaşabilirsiniz.
Zıplayan fasulye oyunu var, fasulyeler pırtlatılıyor bu oyunda da, ehuehu... Benim favorim bandanalı olan.
Kurbağalarla nilüfer yakalamak isteyenler tıklayabilir.
Şeker gibi bir trenle çikolataları, vişneleri yakalayacam diyorsanız, çok eğleneceksiniz demektir.
Orisinal'i bilmiyorsanız hayatınızdan çok şey eksik demektir, sıkıntıdan yumurta zıplatabilir, kızdığınız/sinirlendiğiniz kişileri buzpateni yaparken kocaman kartopu bowlingiyle uçurabilir (test edildi onaylandı - çok rahatlıyor insan bunu oynarken), uykunuz geldiyse yıldızları yakalayabilir ve de beyaz kar tavşanı ile gökyüzüne zıplayabilirsiniz...
En eğlendiğim oyunu sona bıraktım, bütün günümü almıştı aslında sonra bir arkadaşıma yolladım kendisi yarım saatte yapıp bitirince kendimi çok garip hissettim, olsun ben mutlu mutlu oyun oynayarak geçirmiştim bir günümü, hem de yıldız buldum birsürü, siz de bulmak istersiniz değil mi o yıldızları....
p.s: bu oyunlar 3 yaşından büyük çocuklar içindir.
iyi eğlenceler herkese
8 Temmuz 2007 Pazar
mavi sonsuzlukta yaşayan cici yunuslar sizi seviyorum
"When people go into the water and swim with the dolphins and whales, they are never the same again. They can not go back to their old way of life. People remember that they are meant to have more. They realize life is intended to be lived more deeply, fully, passionately and joyously.
Living simply doesn't mean living without - it means living with a certain vibrational frequency that attracts everything that is vibrating in that same frequency. This is the message of the dolphins and whales - of all great masters - and it really works!"
Bu cici sözü okuduğum bir yazıdan yapıştırdım. Hihi... Bilmiyorum ama ben okyanuslarda çılgınlar gibi eğlenen yunusları düşündükçe mutlu oluyorum.
Eğer yazının tamamını okumak isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
sevgi dolu yaşayın!
Death Note

Death Note, yeni bitmiş korku gizem ve dedektifçilik de içeren anime serisidir. Şimdi efendim baş kahramanımız yakışılı Yagami Light (hayran olduğum anime karakterlerinden biri) başarılı bir lise öğrencisidir, bir gün bahçede Shinigami(Death God)'nin düşürdüğü Death Note'u bulur, daha sonra yaşadığı dünyayı suçlardan arındırmak ve mükemmelleştirmek için bu defteri kullanmaya başlar. Suçlu ölümlerinin artmasıyla Japon Polis Teşkilatı (hihi JPT) başka ülkelerden de destek ( L kod adlı - animeübermensch sayılabilecek - dedektifimiz) alarak suçluları teker teker öldüren kişiyi yakalamak ister.
37 bölümden oluşan bu anime'nin bütün bölümleri şayet elinizde ise başından kalkmadan izleme şansınız var.
heyecanlı seyirler

6 Temmuz 2007 Cuma
Spor yorumcularından!!
Reha Muhtar:Yahu bu Olimpiyat Stadı çok kötü, maç başlıyor yarım saat sonra insanlar geliyor. Hani eskiden 2 film birden vardı, girerdin filmin ortasında sinemaya...
Turgay Şeren: Hatta üç üüüç!.. (Telegol - Star)
Milan - Schalke maçı 3-2 berabere devam ediyor. (PSV Eindhoven - Fenerbahçe maçı, Sabri Ugan)
Yahu bu Sven Goran Eriksson mudur, Motorola mıdır nedir, o kim ki konuşuyor? İngilizlerin paralı bir adamı, biz onların baldır bacak gezen İsveçli kızlarına bi şey diyor muyuz? (Osman Tanburacı)
Hakan, önünde kocaman bir kale, bir plase yapsan yetecek gole... (Şair İlker Yasin, Euro96 grup eleme İsviçre - Türkiye maçı, Hakan Sükür bir gol pozisyonunu kaçırdıktan sonra)
Prekazi geliyooooor vuruyoooooor, ohhhhha be Prekazi bu ne beee! (Orhan Ayhan)
Şampiyonlar ligi kurası öncesi, Telegol:
Güntekin Onay: Hocam, 1. gruptan hangi takımı istersiniz? Kim geçiyor aklınızdan?
Ahmet Çakar: Valla açıkçası Valencia'yı istiyorum.
Turgay Şeren: Ya Ahmet ben de, hatta onun şarkısı da var: Vaağlan si yaağ diye...
Bizim yakaladığımız pozisyonları Beşiktaş yakalasaydı fark olurdu!.. (Elazığspor Başkanı, 5-1'lik Beşiktaş maçından sonraki açıklaması)
Bülent Karpat: Nedir Metin?
Metin Tekin: Ne nedir Abi?
Bülent Karpat: Top diyorum, gol, nasıl oldu?
Topa son dokunamayan Carew... (Beşiktaş - Galatasaray maçı, Show Radyo spikeri)
İki takım da iyice durdu, sanki sahura kalkacaklar. O da ne! Hasan kalktı, ama durdu. (Galatasaray - Akçaabat Sebatspor maçı, Orhan Ayhan)
Maçın bitmesine 20 dakika kalmasına 10 dakika var. ( İlker Yasin, bir Beşiktaş maçı)
Matematik profesörü der ki:
Şampiyonluk şansı dersen bence %90 Fenerbahçe, %70 Beşiktaş, %50 Galatasaray şampiyon olur... (Engin Verel)
Gökmen Özdenak: Sergenciğim, sen Alex'in yanında Ferrari'sin.
Sergen Yalçın: Teşekkür ederim Abi! (Telegol - Star)
04 Nisan 2004, Telegol:
Güntekin Onay: Sayın seyirciler şu an aldığımız bir habere göre Konyaspor'un teknik direktörü Tevfik Lav geçirdiği trafik kazası neticesinde hayatını kaybetmiş.
Turgay Şeren: Ya bunu bırakın şimdi de, Gassaray güzel oynadı ama di mii?
Ersin ben senin geometri hocan olsam, sana sıfır veririm. (Kazım Kanat - Santra, ATV)
Top az daha Fenerbahçe golü olarak PSV fileleriyle buluşuyordu... (PSV Eindhoven - Fenerbahçe maçı, Sabri Ugan)
Sayın seyirciler, size İsviçreli futbolcular hakkında da bilgi vermek istiyorum, ama... Boşverin... (Türkiye-İsviçre maçını anlatan spiker)
Evet sayın dinleyenler, Kayseri Atatürk Stadı'nda golü kimse görmedi, kaleci Ivankov görmedi, 25 bin taraftar görmedi, ben bile görmedim... Diyebilirim ki; Ümit Karan kaleye şut atmadı, adeta tabancayla mermi attı, kurşun attı. Hey maşallah!.. (Kayserispor - Galatasaray maçı, Ümit Karan'ın golüyle gaza gelen Radyo 7 spikeri)
Ailton yan hakemi sözlü olarak uyardı. (Beşiktaş - Vaduz maçını anlatan spiker)
Evet sayın seyirciler, hakem Ukraynalı oyuncuyu maçtan sonra evlat edinecekmiş gibi davranıyor. (Ukrayna - Türkiye maçı, Ümit Aktan)
Evet sayın seyirciler maç başladı. Bu arada İsviçreli hakem aynı Tarzan'a benziyor... Gençliğimizde Tarzan'ın filmlerinde başrol oynayan artistin aynı gençliği... Vallahi çok yakışıklı... (Orhan Ayhan)
Galatasaray - Lazio maçı:
Güntekin Onay: Inzaghi vuruyoooorr...
Turgay Şeren: Bu Inzaghi'nin kardeşi mi?
Güntekin Onay: Evet.
Turgay Şeren: Kardeşi di mi?
Güntekin Onay: Evet Sayın Şeren.
Turgay Şeren: Belli, zaten suratı da benziyo bak.
Başka matematikçi de şöyle der:
Beşiktaş'ın şampiyonluğu matematiksel olarak değilse bile geometrik olarak bitti. (İlker Ateş)
Aurelio'nun devam edip edemeyeceği az sonra belli olacak! (PSV Eindhoven - Fenerbahçe maçı, Sabri Ugan)
Ukrayna oyuncu değiştiriyor. Husin girdi oyuna. Top onda... Karşısında Hüseyin var. Bizimkisi daha Hüseyin tabii. (Ukrayna - Türkiye maçı, Ümit Aktan)
Hamit evet... Hamit topu çok tutma ayağında... Bravo... Ama oraya değil... Ah!.. Hamit tekrar kazandı... Aferin!.. Hemen pas ver... Verdi... Okan... Okan koşsana oraya... Şimdi hemen defansa dönün... Aferin Volkan, aferin!.. Hemen çıkar topu elinden... Hakan sola koş... Bravo!.. Aferin!.. (Türkiye - Danimarka maçı, İlker Yasin)
İndirecekseniz indirin artık. (Kosta Rika - Türkiye maçında Levent Özdilek)
İki ucu zorlu değnek. (Türkiye - Yunanistan maçı, Mehmet Baturalp)
Yüzlerinde 'maç sonrası sevineceğiz, şimdi bekliyoruz, tedirgin bir bekleyiş içindeyiz' ifadesi var. (Japonya-Türkiye maçını anlatan spikerin tribünlerde maçı seyreden Federasyon yetkililerinin yüzlerindeki ifadeyle ilgili müthiş analizi)
- O topu gol yapmak için hiçbir şey yapmaya gerek yok. Orada ağaç olsa, gelip top çarpsa gol olur.
- Dedeler yarışında derece alamamış bir dede bile tekerlekli sandalyeyle o golü atardı. (Kasım 2002 Fenerbahçe-Bursaspor maçını Radyo D'den anlatan ve Washington'un kaçırdığı her gol sonrası sinirlenen Ümit Aktan)
Karlı bir gün, spiker Ümit Aktan: Sahadaki karların tamamı temizlenememiş, buradan bakıldığında saha yoğurtlu ıspanak gibi görünüyor.
Bak şu konuşana!
Ben Ertuğrul Sağlam'ı, Chelsea Menajeri Jose Mourinho'ya benzetiyorum.
(Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören)
Haydi hayırlısı!
Hakan, ona attırdığım gollerle gol kralı olacak.
(Lincoln)
Öz Beşiktaşlı!
Kimse benim kadar Beşiktaşlı olamaz, Ertuğrul bile...
(Rıza Çalımbay)
Tabii tabii!
Yılmaz Vural'ın centilmenliği elden bıraktığını ben hiç görmedim.
(Barbaros Çıdal - Futbol Pazarı, KanalTürk)
Demez Abi!
Canaydın, yeter demeye hakkın yok...
(Turgay Şeren - Akşam)
Turgay Şeren: Hatta üç üüüç!.. (Telegol - Star)
Milan - Schalke maçı 3-2 berabere devam ediyor. (PSV Eindhoven - Fenerbahçe maçı, Sabri Ugan)
Yahu bu Sven Goran Eriksson mudur, Motorola mıdır nedir, o kim ki konuşuyor? İngilizlerin paralı bir adamı, biz onların baldır bacak gezen İsveçli kızlarına bi şey diyor muyuz? (Osman Tanburacı)
Hakan, önünde kocaman bir kale, bir plase yapsan yetecek gole... (Şair İlker Yasin, Euro96 grup eleme İsviçre - Türkiye maçı, Hakan Sükür bir gol pozisyonunu kaçırdıktan sonra)
Prekazi geliyooooor vuruyoooooor, ohhhhha be Prekazi bu ne beee! (Orhan Ayhan)
Şampiyonlar ligi kurası öncesi, Telegol:
Güntekin Onay: Hocam, 1. gruptan hangi takımı istersiniz? Kim geçiyor aklınızdan?
Ahmet Çakar: Valla açıkçası Valencia'yı istiyorum.
Turgay Şeren: Ya Ahmet ben de, hatta onun şarkısı da var: Vaağlan si yaağ diye...
Bizim yakaladığımız pozisyonları Beşiktaş yakalasaydı fark olurdu!.. (Elazığspor Başkanı, 5-1'lik Beşiktaş maçından sonraki açıklaması)
Bülent Karpat: Nedir Metin?
Metin Tekin: Ne nedir Abi?
Bülent Karpat: Top diyorum, gol, nasıl oldu?
Topa son dokunamayan Carew... (Beşiktaş - Galatasaray maçı, Show Radyo spikeri)
İki takım da iyice durdu, sanki sahura kalkacaklar. O da ne! Hasan kalktı, ama durdu. (Galatasaray - Akçaabat Sebatspor maçı, Orhan Ayhan)
Maçın bitmesine 20 dakika kalmasına 10 dakika var. ( İlker Yasin, bir Beşiktaş maçı)
Matematik profesörü der ki:
Şampiyonluk şansı dersen bence %90 Fenerbahçe, %70 Beşiktaş, %50 Galatasaray şampiyon olur... (Engin Verel)
Gökmen Özdenak: Sergenciğim, sen Alex'in yanında Ferrari'sin.
Sergen Yalçın: Teşekkür ederim Abi! (Telegol - Star)
04 Nisan 2004, Telegol:
Güntekin Onay: Sayın seyirciler şu an aldığımız bir habere göre Konyaspor'un teknik direktörü Tevfik Lav geçirdiği trafik kazası neticesinde hayatını kaybetmiş.
Turgay Şeren: Ya bunu bırakın şimdi de, Gassaray güzel oynadı ama di mii?
Ersin ben senin geometri hocan olsam, sana sıfır veririm. (Kazım Kanat - Santra, ATV)
Top az daha Fenerbahçe golü olarak PSV fileleriyle buluşuyordu... (PSV Eindhoven - Fenerbahçe maçı, Sabri Ugan)
Sayın seyirciler, size İsviçreli futbolcular hakkında da bilgi vermek istiyorum, ama... Boşverin... (Türkiye-İsviçre maçını anlatan spiker)
Evet sayın dinleyenler, Kayseri Atatürk Stadı'nda golü kimse görmedi, kaleci Ivankov görmedi, 25 bin taraftar görmedi, ben bile görmedim... Diyebilirim ki; Ümit Karan kaleye şut atmadı, adeta tabancayla mermi attı, kurşun attı. Hey maşallah!.. (Kayserispor - Galatasaray maçı, Ümit Karan'ın golüyle gaza gelen Radyo 7 spikeri)
Ailton yan hakemi sözlü olarak uyardı. (Beşiktaş - Vaduz maçını anlatan spiker)
Evet sayın seyirciler, hakem Ukraynalı oyuncuyu maçtan sonra evlat edinecekmiş gibi davranıyor. (Ukrayna - Türkiye maçı, Ümit Aktan)
Evet sayın seyirciler maç başladı. Bu arada İsviçreli hakem aynı Tarzan'a benziyor... Gençliğimizde Tarzan'ın filmlerinde başrol oynayan artistin aynı gençliği... Vallahi çok yakışıklı... (Orhan Ayhan)
Galatasaray - Lazio maçı:
Güntekin Onay: Inzaghi vuruyoooorr...
Turgay Şeren: Bu Inzaghi'nin kardeşi mi?
Güntekin Onay: Evet.
Turgay Şeren: Kardeşi di mi?
Güntekin Onay: Evet Sayın Şeren.
Turgay Şeren: Belli, zaten suratı da benziyo bak.
Başka matematikçi de şöyle der:
Beşiktaş'ın şampiyonluğu matematiksel olarak değilse bile geometrik olarak bitti. (İlker Ateş)
Aurelio'nun devam edip edemeyeceği az sonra belli olacak! (PSV Eindhoven - Fenerbahçe maçı, Sabri Ugan)
Ukrayna oyuncu değiştiriyor. Husin girdi oyuna. Top onda... Karşısında Hüseyin var. Bizimkisi daha Hüseyin tabii. (Ukrayna - Türkiye maçı, Ümit Aktan)
Hamit evet... Hamit topu çok tutma ayağında... Bravo... Ama oraya değil... Ah!.. Hamit tekrar kazandı... Aferin!.. Hemen pas ver... Verdi... Okan... Okan koşsana oraya... Şimdi hemen defansa dönün... Aferin Volkan, aferin!.. Hemen çıkar topu elinden... Hakan sola koş... Bravo!.. Aferin!.. (Türkiye - Danimarka maçı, İlker Yasin)
İndirecekseniz indirin artık. (Kosta Rika - Türkiye maçında Levent Özdilek)
İki ucu zorlu değnek. (Türkiye - Yunanistan maçı, Mehmet Baturalp)
Yüzlerinde 'maç sonrası sevineceğiz, şimdi bekliyoruz, tedirgin bir bekleyiş içindeyiz' ifadesi var. (Japonya-Türkiye maçını anlatan spikerin tribünlerde maçı seyreden Federasyon yetkililerinin yüzlerindeki ifadeyle ilgili müthiş analizi)
- O topu gol yapmak için hiçbir şey yapmaya gerek yok. Orada ağaç olsa, gelip top çarpsa gol olur.
- Dedeler yarışında derece alamamış bir dede bile tekerlekli sandalyeyle o golü atardı. (Kasım 2002 Fenerbahçe-Bursaspor maçını Radyo D'den anlatan ve Washington'un kaçırdığı her gol sonrası sinirlenen Ümit Aktan)
Karlı bir gün, spiker Ümit Aktan: Sahadaki karların tamamı temizlenememiş, buradan bakıldığında saha yoğurtlu ıspanak gibi görünüyor.
Bak şu konuşana!
Ben Ertuğrul Sağlam'ı, Chelsea Menajeri Jose Mourinho'ya benzetiyorum.
(Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören)
Haydi hayırlısı!
Hakan, ona attırdığım gollerle gol kralı olacak.
(Lincoln)
Öz Beşiktaşlı!
Kimse benim kadar Beşiktaşlı olamaz, Ertuğrul bile...
(Rıza Çalımbay)
Tabii tabii!
Yılmaz Vural'ın centilmenliği elden bıraktığını ben hiç görmedim.
(Barbaros Çıdal - Futbol Pazarı, KanalTürk)
Demez Abi!
Canaydın, yeter demeye hakkın yok...
(Turgay Şeren - Akşam)
4 Temmuz 2007 Çarşamba
shrek-transformers
Bu cuma transformers? shrek 3 e gitmeyen var mı bi de o var bu cuma, ayrıca bu cuma mübarek gün, ayrıca bu cuma CMYLMZ harbiye açıkhava, ayrıca bu cuma Ajda Pekkan Park orman, ya da ajdayı boşver havuz parkorman....Bu cuma ya da bir başka cuma tüm cumalar sizlerin olsun..sevgiler.
3 Temmuz 2007 Salı
Terazi Lastik Sınırlarımızı Aşıyor!!!
Çok sevgili dostlarım,mutluluklar söylüyorum ki..terazi-lastik kurulduğu 7 Haziran tarihinden itibaren 500 ziyaretçi barajını aşmış bulunmaktadır..bir aydan daha kısa bir süre içinde aldığı bu ilgi sayesinde Google Inc. tarafından PAGERANK uygulamasında 10 üzerinden 6 almıştır ( pek büyük bir rakam gibi gözükmeyebilir ama bu seviye oldukça yüksek bana inanınız... ) ve sizlerle paylaşmak istediğim bir bilgi daha sitemizin dünyanın her tarafından,anlayan anlamayan tarafından ziyaret ediliyo olduğudur.. Aşağıda sitemizi dünyanın hangi ucundan kimler takip ediyor bir listesini veriyorum ve acaba,ingilizce içerik burada yer almalı mı tartışmasını da başlatıyorum..:) hadi hayırlı uğurlu olsun..
Bulgaria Dimistov Reg
France Paris, Ile-de-France
France Mcon, Bourgogne
Germany Dirnismaning, Bayern
Germany Muenchen, Bayern
Germany Nidda, Hessen
Germany Berlin
Italy Teggiano, Campania
Italy Rome, Lazio
Malaysia Damansara, Wilayah Persekutuan
Malaysia Kuala Lumpur, Wilayah Persekutuan
Malaysia Kuala Menggalong, Sabah
Portugal Linda-a-Velha, Lisboa
Romania Reghin, Mures
Spain Salt, Cataluna
Spain Huesca, Aragon
Ukraine Melnikova, Luhans'ka Oblast'
United States Mercedes, Texas
United States Tulsa, Oklahoma
United States Bayonne, New Jersey
United States Malvern, Pennsylvania
United States Brooklyn, New York
United States Phoenix, Arizona
United Kingdom Hull, Kingston upon Hull, City of
ve bunun yanısıra; Ülkemizden
Ankara,Antalya,Burdur,Eskişehir,Bursa,İstanbul,Adıyaman,Kocaeli,Adana,İzmir,Zonguldak,Malatya illerimizden ziyaretçilerimiz bulunmaktadır..
Emeği,ve yazısı,katkısı bulunan herkese teşekkür ederim..
Bulgaria Dimistov Reg
France Paris, Ile-de-France
France Mcon, Bourgogne
Germany Dirnismaning, Bayern
Germany Muenchen, Bayern
Germany Nidda, Hessen
Germany Berlin
Italy Teggiano, Campania
Italy Rome, Lazio
Malaysia Damansara, Wilayah Persekutuan
Malaysia Kuala Lumpur, Wilayah Persekutuan
Malaysia Kuala Menggalong, Sabah
Portugal Linda-a-Velha, Lisboa
Romania Reghin, Mures
Spain Salt, Cataluna
Spain Huesca, Aragon
Ukraine Melnikova, Luhans'ka Oblast'
United States Mercedes, Texas
United States Tulsa, Oklahoma
United States Bayonne, New Jersey
United States Malvern, Pennsylvania
United States Brooklyn, New York
United States Phoenix, Arizona
United Kingdom Hull, Kingston upon Hull, City of
ve bunun yanısıra; Ülkemizden
Ankara,Antalya,Burdur,Eskişehir,Bursa,İstanbul,Adıyaman,Kocaeli,Adana,İzmir,Zonguldak,Malatya illerimizden ziyaretçilerimiz bulunmaktadır..
Emeği,ve yazısı,katkısı bulunan herkese teşekkür ederim..
2 Temmuz 2007 Pazartesi
İmgesiz Düşler
oysa gündüz ne kadar cesurdu, geceye göre
tüm korkuların gölgelerle gelmekte
şerefsizce gitmemekte,
ta ki pencereden sızana dek, tik tak....
oysa, penceren sızarken güneş...
acılarım da damarlarımdan sızdı, gecede, ellerinle
-ki ellerinde zamanın bir saniyesinde güneş sızmıştı gecelerime...
harflerden oluşmayan kelimeler, seslerden oluşmayan konuşmalarla.
tüm söylenenler susulduğunda
sessizliğin çığlığında, yine korkular gölgelerle gelmekte
yelkovanın akrebi karalttığı
işte tam da o ada
bir kelebeğin rüyası ya
sanki okyanus ötesi, masum...
de ki olmayan mesafeye nisbet.
de ki olmayan korkuların gölgesinde
dedim ya hani bir rüya, hani kelebeğin, hani masum
dedim ya harflerin havada asılı kaldığı
kelimelerin anlamsız, anlamların kayıp olduğu
yelkovanla akrebin karalttığı ve ellerinin artık aydınlatamadığı
bir geleceğin rüyasıysa yaşadığım
yaşamaya değmezmiş be gülüm;
ne gölgelerle, ne akrep ne de yelkovanla...
Camelius-Morango-Yako-Noivinha
tüm korkuların gölgelerle gelmekte
şerefsizce gitmemekte,
ta ki pencereden sızana dek, tik tak....
oysa, penceren sızarken güneş...
acılarım da damarlarımdan sızdı, gecede, ellerinle
-ki ellerinde zamanın bir saniyesinde güneş sızmıştı gecelerime...
harflerden oluşmayan kelimeler, seslerden oluşmayan konuşmalarla.
tüm söylenenler susulduğunda
sessizliğin çığlığında, yine korkular gölgelerle gelmekte
yelkovanın akrebi karalttığı
işte tam da o ada
bir kelebeğin rüyası ya
sanki okyanus ötesi, masum...
de ki olmayan mesafeye nisbet.
de ki olmayan korkuların gölgesinde
dedim ya hani bir rüya, hani kelebeğin, hani masum
dedim ya harflerin havada asılı kaldığı
kelimelerin anlamsız, anlamların kayıp olduğu
yelkovanla akrebin karalttığı ve ellerinin artık aydınlatamadığı
bir geleceğin rüyasıysa yaşadığım
yaşamaya değmezmiş be gülüm;
ne gölgelerle, ne akrep ne de yelkovanla...
Camelius-Morango-Yako-Noivinha
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)