
26 Temmuz 2007 Perşembe
25 Temmuz 2007 Çarşamba
24 Temmuz 2007 Salı
Air
Bu akşam Kuruçeşme arenada sakin ve tedirgin bir konser var.."70'lerin synthesizer sound'unu; new wave, Fransız stili aşk klişeleri ve film müziklerinden aldıkları ilham ile güncel müzik akımlarına uyarlayan AIR, saf pop ile deneyselliği buluşturduğu müziğiyle Pink Floyd'un günümüzdeki en büyük mirasçısı olarak görülüyor." Ben ordayım hepiniz beklerim...
23 Temmuz 2007 Pazartesi
postmodern sofra
ben olsam bi imambayıldı yapardım,hafif pilav yanına..ardından şöyle güzel bi kereviz..adamlar müzik yapmış..
güncel
1.ruhsatımı da kaybettim kimbilir hangi şuursuz anımda,neyse hükümsüzdür! sıra komple kendimi kaybedebilmekte,onu da başarırsam sanırım hero olucam.
2.zirdeliyi seviyorum
3.45 yasinda bir hatun elinde oy pusulası ve zarfla, simdi hangisini hangisine sokucam dedi?Allahım!
2.zirdeliyi seviyorum
3.45 yasinda bir hatun elinde oy pusulası ve zarfla, simdi hangisini hangisine sokucam dedi?Allahım!
22 Temmuz 2007 Pazar
21 Temmuz 2007 Cumartesi
Oylar İstanbula!
CNN International Kendi web sitesinde 2012 Olimpiyatları ile ilgili bir anket yayınlamış.. Ve görünen o ki istanbul bu ankette rakiplerine oranla oldukça farklı bir şekilde lider.En yakın rakibimiz ise Moskova. Ben oyladığım esnada mevcut durum şöyle idi;
Havana 3% 7367 votes
Istanbul 50% 141829 votes
Leipzig 1% 1776 votes
London 4% 10207 votes
Madrid 1% 2096 votes
Moscow 31% 88495 votes
New York 5% 15171 votes
Paris 1% 3056 votes
lütfen siz de aşağıdaki linke tıklayarak oy kullanınız.
http://www.cnn.com/2004/SPORT/01/16/olympic.bids/
Havana 3% 7367 votes
Istanbul 50% 141829 votes
Leipzig 1% 1776 votes
London 4% 10207 votes
Madrid 1% 2096 votes
Moscow 31% 88495 votes
New York 5% 15171 votes
Paris 1% 3056 votes
lütfen siz de aşağıdaki linke tıklayarak oy kullanınız.
http://www.cnn.com/2004/SPORT/01/16/olympic.bids/
20 Temmuz 2007 Cuma
pabuçumun seçimi
Heryerdeler arkadaş..hay bi şu seçim bitse de ( bak şimdi bi de ağzımı bozacam ) şu kulağımın dibinde böğür böğür sesler çıkaran zımbırtılardan,manasız vaatlerden ve geçen gün gözüme kaçan bayrak kirliliğinden bir kurtulsam ya..100 trilyon ve benzeri yardımlar alıp da memlekette bu kadar problem varken para çözümlü bunu tamamen seçim propogandasına harcayan tüm siyasi oluşumlara da lanet olsun!!
75 simple pleasures to brigthten your day
- Berries … mmmm.
- Walking barefoot in grass.
- Listening to good music in the car.
- Taking a long, relaxing shower.
- Coffee.
- A good novel.
- Popcorn and an old movie on DVD.
- The smell of fresh-cut grass.
- Watching the sunrise.
- Walking on the beach.
- A gentle morning run.
- Yoga or stretching or meditation.
- Snuggling in bed with your partner.
- Watching the sunset.
- Hugging your child tightly.
- Good wine.
- Dark chocolate.
- Dancing like you’re crazy.
- Telling jokes till your sides ache.
- A long conversation with a good friend.
- Root beer float.
- Kissing in the rain.
- Being lazy on a Sunday.
- Waking to a clean house.
- An uncluttered room.
- Banana split.
- Pillow fights.
- Fries and a chocolate milkshake.
- Singing in the shower, loudly.
- Dancing in the rain and stomping in puddles.
- Watching your child play.
- Fresh-baked chocolate chip cookies.
- Helping someone in need.
- Making someone smile.
- Homemade pie.
- A nature hike.
- Laying back and watching the stars.
- Making a sandcastle.
- Floating in the water.
- Taking an afternoon nap.
- Serving your spouse a surprise breakfast in bed.
- Watching your children on Christmas morning.
- Laying back and looking up at clouds.
- Watching the ocean.
- Getting a massage.
- Reese’s peanut butter cups.
- PB&J sandwich.
- Iced green tea.
- Playing footsie.
- Acting crazy in public.
- Seeing your savings account grow.
- Seeing your debt shrink.
- Taking a hot bath.
- Blowing bubbles.
- A gentle breeze.
- The feeling after a good workout.
- Checking something off your to-do list.
- Snuggling together under the covers on a stormy day.
- Coen brother movies.
- Watching your kids play soccer.
- Playing a good game of basketball.
- The smell of a new Moleskine notebook.
- Writing on good paper with a good pen.
- A clear desk.
- Fresh popped popcorn.
- A fresh snow.
- Swinging on a swing.
- Homemade strawberry shortcake.
- Watching animals in nature.
- An empty email inbox.
- Playing hooky.
- A very slow and sensual night with your partner.
- Staying up all night talking.
- Having a picnic.
- Swimming at night.
p.s. Bu yazı şu siteden alıntıdır.
19 Temmuz 2007 Perşembe
18 Temmuz 2007 Çarşamba
İNAT

yaşam ki,hayal kırıklıklarının bitmemiş bulmacası
yukarıdan aşağı tam beş,sağdan sola üç
Oysa tüm beklediğimiz beyaz kağıda ilk sözcük
Kupkuru toprağa düşen yek damla misali
Yağarken gürültüyle eksilmez mi her bulut?
O ki yıldırım,
Kamaşır ya göz ,kapanmaz tüm hiddetine inat,umarsız
Ve seyrederken gökyüzünü
her dilekte içimizden bir yıldız kayar
Ardında mora çalan melankolik bir kuyruk
Ne vakit bir kadının gözünden baktıysak geleceğe
kapandı güneş ilk sokakta
yanlı bir yol tarifi elinde
al karanlığını, mora razıyım.
Ah bir de yetse yetinmek
Mıhlı olmasa o pırıltı ciğerlerimizin dibine
Gel gör ki yer altında ışık saçar her maden
hep güneşe baktık biz saf saf
bu yüzden mi siyah lekeler kalbimde
kapkara renkler
bu sefer aşağıdan yukarı
algıda mana ne mümkün
ve bu saatten sonra sezgi de öngörü
bir tarafından bakıyorsunuz bu uçurumun
bir tarafında gözlerini kapamış yokluğunuz
dipte denizi arayan bir dere yatağıyım
ne anlamak mümkün beni
ne de öngörmek akıbetimi
deniz bulacak sanki benden mertini
uçurum benden gözüpek uçanını
ve sen benden umutlusunu
ta ki bir avuç kumla dipten
bir elim suyun üzerinde
diğeri yüreğimin
geri kalan bedenim...varlığımla...
Bold yazılar "f"'e,italikler "yako"'ya aittir.
17 Temmuz 2007 Salı
Tiny Evolution .. Deneme ..
Uzak ama yakın,yazılı ama görüntüsüz arkadaştan bir alıntı deneme yazısı..
Günlerden Pazar, yine kasvetli bir gün nedense hiç sevmiyorum bu pazarları, yalnızlığım her defasında daha ağır geliyor bana. Biraz çıkıp hava alıyım diyorum her Pazar olduğu gibi. Yürürken yolda pencerenin önünde içeri girmeye çalışan cins bir kedi minik camı tırmalıyor. Diyorum o da benim gibi yalnız alıp götürsem mi eve sonra sahibi görüp içeri alıyor. Yine yoluma devam ediyorum. Yaşlı bir adam çekiyor dikkatimi gözlerinde yılların yorgunluğu, elleri titrek. Banka oturup onu izliyorum saatlerce yere düşen ekmek kırıntılarını toplayıp kenara koyuyor üstüne basmasınlar diye. Saatlerce posta kutusuna bakıyor ve sonunda cebinden çıkardığı mektubu koyuyor içine ve arkasına bakmadan koşup gidiyor. Merak ediyorum ama bir yandan da ayıp olur diye bakmak istemiyorum. Yine evimin
Yolunu tutuyorum. Geldiğimde bitkin bir şekilde kanepeye uzanıyorum. Birden sıçrayarak kalkıyorum rüyamda o adam bana gel bana yardım et diyor. Umursamadan tekrar yatıp uyuyorum. Her zamanki gibi 1 haftanın daha sonuna geliyorum. Ve yine o lanet olası Pazar ve ben sokaklarda evet yine o adam yine gözlerinde aynı yorgunluk elleri titrek. Mektubunu aynı posta kutusuna bırakıyor ve arkasına bakmadan koşup gidiyor. Bu sefer dayanamayıp gidiyorum. Posta kutusunu açıyorum bir sürü mektup hiç okunmamış. Heyecanla açıyorum bakıyorum hepsine tek tek. Bu adam yalnız bir aşık diyorum kendi kendime ne güzel şeyler yazmış ama hiç okunmamış merak ediyorum ve posta kutusunda yazılı olan numaraya çıkıyorum. Kapı aralık bomboş yıkık dökük yıllardır el sürülmemiş bir ev.her tarafta kurumuş güller gözlerim doluyor dizlerimin üzerine çöküyorum bunlar benim benim sana aldığım güllerim diye haykırıyorum. Bir resim çekiyor dikkatimi koşarak bakıyorum iki genç sarmaş dolaş nasılda gülüyor gözleri nasıl sevgi dolu bakıyorlar birbirlerine. Aynaya bakıyorum gözlerimde yılların yorgunluğu ellerim titrek o benim ben o yaşlı adam benim diyorum. Akmaktan yorulmuş gözyaşlarımla ilk teninin tenime deydiği ilk elini tuttuğum odamıza gidiyorum yine ilk zamanki heyecan kalbim yerinden çıkacakmış gibi. Kendime bile itraf edemediklerimi ediyorum bu gece yanına geliyorum. Uzanıyorum sarılıp uyuduğumuz sevişmekten sırılsıklam olduğumuz yatağımıza gözlerimi kapatıyorum hiç açmamak üzere…
Günlerden Pazar, yine kasvetli bir gün nedense hiç sevmiyorum bu pazarları, yalnızlığım her defasında daha ağır geliyor bana. Biraz çıkıp hava alıyım diyorum her Pazar olduğu gibi. Yürürken yolda pencerenin önünde içeri girmeye çalışan cins bir kedi minik camı tırmalıyor. Diyorum o da benim gibi yalnız alıp götürsem mi eve sonra sahibi görüp içeri alıyor. Yine yoluma devam ediyorum. Yaşlı bir adam çekiyor dikkatimi gözlerinde yılların yorgunluğu, elleri titrek. Banka oturup onu izliyorum saatlerce yere düşen ekmek kırıntılarını toplayıp kenara koyuyor üstüne basmasınlar diye. Saatlerce posta kutusuna bakıyor ve sonunda cebinden çıkardığı mektubu koyuyor içine ve arkasına bakmadan koşup gidiyor. Merak ediyorum ama bir yandan da ayıp olur diye bakmak istemiyorum. Yine evimin
Yolunu tutuyorum. Geldiğimde bitkin bir şekilde kanepeye uzanıyorum. Birden sıçrayarak kalkıyorum rüyamda o adam bana gel bana yardım et diyor. Umursamadan tekrar yatıp uyuyorum. Her zamanki gibi 1 haftanın daha sonuna geliyorum. Ve yine o lanet olası Pazar ve ben sokaklarda evet yine o adam yine gözlerinde aynı yorgunluk elleri titrek. Mektubunu aynı posta kutusuna bırakıyor ve arkasına bakmadan koşup gidiyor. Bu sefer dayanamayıp gidiyorum. Posta kutusunu açıyorum bir sürü mektup hiç okunmamış. Heyecanla açıyorum bakıyorum hepsine tek tek. Bu adam yalnız bir aşık diyorum kendi kendime ne güzel şeyler yazmış ama hiç okunmamış merak ediyorum ve posta kutusunda yazılı olan numaraya çıkıyorum. Kapı aralık bomboş yıkık dökük yıllardır el sürülmemiş bir ev.her tarafta kurumuş güller gözlerim doluyor dizlerimin üzerine çöküyorum bunlar benim benim sana aldığım güllerim diye haykırıyorum. Bir resim çekiyor dikkatimi koşarak bakıyorum iki genç sarmaş dolaş nasılda gülüyor gözleri nasıl sevgi dolu bakıyorlar birbirlerine. Aynaya bakıyorum gözlerimde yılların yorgunluğu ellerim titrek o benim ben o yaşlı adam benim diyorum. Akmaktan yorulmuş gözyaşlarımla ilk teninin tenime deydiği ilk elini tuttuğum odamıza gidiyorum yine ilk zamanki heyecan kalbim yerinden çıkacakmış gibi. Kendime bile itraf edemediklerimi ediyorum bu gece yanına geliyorum. Uzanıyorum sarılıp uyuduğumuz sevişmekten sırılsıklam olduğumuz yatağımıza gözlerimi kapatıyorum hiç açmamak üzere…
16 Temmuz 2007 Pazartesi
1,2,3,4...

Haftabaşı itibariyle bir iki maruzatımı ve izlenimimi dile getirmek istiyorum:
1.Bilgecim Dogum gunun tekrar kutlu mutlu olsun,organizasyon gayet başarılıydı bence,ilham vericiydi,her ne kadar polisler geldiğinde 2 litre birama rağmen ben ve camelius u çağırıp şunlarla konuşun desende:) o da eğlenceliydi...hoş 50 kişiden muhtemelen 10 kişi tanıyordum ama 1-0 olsun bizim olsun..ayrıca devamı gelsin:)
2.kendi çöplüğümde söyledim burda da altını çizerek söyleyim pazartesiden nefret ediyorum
3. Ben bu işin böyle olduğunu dün öğrendim,yav bu mimar dediğin zatlar paraya para demiyorlar ( babam nişanlılıkla kaırışık ev tadilatı masraflarından bahis geçirdi ordan biliyorum ) yani layık mıdır değil midir bilemem..hoş bu memlekette kimler neler kazanıyor.Maşallah diyorum.Ayrıca sözüm meclisten dışarı,alınmayınız:) ( kaldı ki benim hayatımda mimardan bol bişi yok )
4.Kendimce iyi bir animasyon izleyicisi olarak hem nacizane teknik hem de konusal mana da çocuklugumun efsanesi değişen robotların filminden gayet de hoşlanmadım.Ha elbette arşivdeki yerini alacaktır ama hele bir camelius giydirsin ben de eksik kalan yerlerini tamamlıcam az bi kısa vakitte.
reklamlar esnasında geçen bir diyalog:
y: sıkı gerilim ,ha?
c: standart gerilim abi,gençler teker teker ölüyo..
y:hıı
c:yani..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)