8 Temmuz 2007 Pazar

Death Note




Death Note, yeni bitmiş korku gizem ve dedektifçilik de içeren anime serisidir. Şimdi efendim baş kahramanımız yakışılı Yagami Light (hayran olduğum anime karakterlerinden biri) başarılı bir lise öğrencisidir, bir gün bahçede Shinigami(Death God)'nin düşürdüğü Death Note'u bulur, daha sonra yaşadığı dünyayı suçlardan arındırmak ve mükemmelleştirmek için bu defte
ri kullanmaya başlar. Suçlu ölümlerinin artmasıyla Japon Polis Teşkilatı (hihi JPT) başka ülkelerden de destek ( L kod adlı - animeübermensch sayılabilecek - dedektifimiz) alarak suçluları teker teker öldüren kişiyi yakalamak ister.

37 bölümden oluşan bu anime'nin bütün bölümleri şayet elinizde ise başından kalkmadan izleme şansınız var.
heyecanlı seyirler




6 Temmuz 2007 Cuma

bir çift el


Spor yorumcularından!!

Reha Muhtar:Yahu bu Olimpiyat Stadı çok kötü, maç başlıyor yarım saat sonra insanlar geliyor. Hani eskiden 2 film birden vardı, girerdin filmin ortasında sinemaya...
Turgay Şeren: Hatta üç üüüç!.. (Telegol - Star)

Milan - Schalke maçı 3-2 berabere devam ediyor. (PSV Eindhoven - Fenerbahçe maçı, Sabri Ugan)
Yahu bu Sven Goran Eriksson mudur, Motorola mıdır nedir, o kim ki konuşuyor? İngilizlerin paralı bir adamı, biz onların baldır bacak gezen İsveçli kızlarına bi şey diyor muyuz? (Osman Tanburacı)
Hakan, önünde kocaman bir kale, bir plase yapsan yetecek gole... (Şair İlker Yasin, Euro96 grup eleme İsviçre - Türkiye maçı, Hakan Sükür bir gol pozisyonunu kaçırdıktan sonra)
Prekazi geliyooooor vuruyoooooor, ohhhhha be Prekazi bu ne beee! (Orhan Ayhan)
Şampiyonlar ligi kurası öncesi, Telegol:
Güntekin Onay: Hocam, 1. gruptan hangi takımı istersiniz? Kim geçiyor aklınızdan?
Ahmet Çakar: Valla açıkçası Valencia'yı istiyorum.
Turgay Şeren: Ya Ahmet ben de, hatta onun şarkısı da var: Vaağlan si yaağ diye...

Bizim yakaladığımız pozisyonları Beşiktaş yakalasaydı fark olurdu!.. (Elazığspor Başkanı, 5-1'lik Beşiktaş maçından sonraki açıklaması)
Bülent Karpat: Nedir Metin?
Metin Tekin: Ne nedir Abi?
Bülent Karpat: Top diyorum, gol, nasıl oldu?

Topa son dokunamayan Carew... (Beşiktaş - Galatasaray maçı, Show Radyo spikeri)
İki takım da iyice durdu, sanki sahura kalkacaklar. O da ne! Hasan kalktı, ama durdu. (Galatasaray - Akçaabat Sebatspor maçı, Orhan Ayhan)
Maçın bitmesine 20 dakika kalmasına 10 dakika var. ( İlker Yasin, bir Beşiktaş maçı)
Matematik profesörü der ki:

Şampiyonluk şansı dersen bence %90 Fenerbahçe, %70 Beşiktaş, %50 Galatasaray şampiyon olur... (Engin Verel)
Gökmen Özdenak: Sergenciğim, sen Alex'in yanında Ferrari'sin.
Sergen Yalçın: Teşekkür ederim Abi! (Telegol - Star)

04 Nisan 2004, Telegol:
Güntekin Onay: Sayın seyirciler şu an aldığımız bir habere göre Konyaspor'un teknik direktörü Tevfik Lav geçirdiği trafik kazası neticesinde hayatını kaybetmiş.
Turgay Şeren: Ya bunu bırakın şimdi de, Gassaray güzel oynadı ama di mii?

Ersin ben senin geometri hocan olsam, sana sıfır veririm. (Kazım Kanat - Santra, ATV)
Top az daha Fenerbahçe golü olarak PSV fileleriyle buluşuyordu... (PSV Eindhoven - Fenerbahçe maçı, Sabri Ugan)
Sayın seyirciler, size İsviçreli futbolcular hakkında da bilgi vermek istiyorum, ama... Boşverin... (Türkiye-İsviçre maçını anlatan spiker)
Evet sayın dinleyenler, Kayseri Atatürk Stadı'nda golü kimse görmedi, kaleci Ivankov görmedi, 25 bin taraftar görmedi, ben bile görmedim... Diyebilirim ki; Ümit Karan kaleye şut atmadı, adeta tabancayla mermi attı, kurşun attı. Hey maşallah!.. (Kayserispor - Galatasaray maçı, Ümit Karan'ın golüyle gaza gelen Radyo 7 spikeri)
Ailton yan hakemi sözlü olarak uyardı. (Beşiktaş - Vaduz maçını anlatan spiker)
Evet sayın seyirciler, hakem Ukraynalı oyuncuyu maçtan sonra evlat edinecekmiş gibi davranıyor. (Ukrayna - Türkiye maçı, Ümit Aktan)
Evet sayın seyirciler maç başladı. Bu arada İsviçreli hakem aynı Tarzan'a benziyor... Gençliğimizde Tarzan'ın filmlerinde başrol oynayan artistin aynı gençliği... Vallahi çok yakışıklı... (Orhan Ayhan)
Galatasaray - Lazio maçı:
Güntekin Onay: Inzaghi vuruyoooorr...
Turgay Şeren: Bu Inzaghi'nin kardeşi mi?
Güntekin Onay: Evet.
Turgay Şeren: Kardeşi di mi?
Güntekin Onay: Evet Sayın Şeren.
Turgay Şeren: Belli, zaten suratı da benziyo bak.
Başka matematikçi de şöyle der:

Beşiktaş'ın şampiyonluğu matematiksel olarak değilse bile geometrik olarak bitti. (İlker Ateş)
Aurelio'nun devam edip edemeyeceği az sonra belli olacak! (PSV Eindhoven - Fenerbahçe maçı, Sabri Ugan)
Ukrayna oyuncu değiştiriyor. Husin girdi oyuna. Top onda... Karşısında Hüseyin var. Bizimkisi daha Hüseyin tabii. (Ukrayna - Türkiye maçı, Ümit Aktan)
Hamit evet... Hamit topu çok tutma ayağında... Bravo... Ama oraya değil... Ah!.. Hamit tekrar kazandı... Aferin!.. Hemen pas ver... Verdi... Okan... Okan koşsana oraya... Şimdi hemen defansa dönün... Aferin Volkan, aferin!.. Hemen çıkar topu elinden... Hakan sola koş... Bravo!.. Aferin!.. (Türkiye - Danimarka maçı, İlker Yasin)
İndirecekseniz indirin artık. (Kosta Rika - Türkiye maçında Levent Özdilek)
İki ucu zorlu değnek. (Türkiye - Yunanistan maçı, Mehmet Baturalp)
Yüzlerinde 'maç sonrası sevineceğiz, şimdi bekliyoruz, tedirgin bir bekleyiş içindeyiz' ifadesi var. (Japonya-Türkiye maçını anlatan spikerin tribünlerde maçı seyreden Federasyon yetkililerinin yüzlerindeki ifadeyle ilgili müthiş analizi)
- O topu gol yapmak için hiçbir şey yapmaya gerek yok. Orada ağaç olsa, gelip top çarpsa gol olur.
- Dedeler yarışında derece alamamış bir dede bile tekerlekli sandalyeyle o golü atardı. (Kasım 2002 Fenerbahçe-Bursaspor maçını Radyo D'den anlatan ve Washington'un kaçırdığı her gol sonrası sinirlenen Ümit Aktan)

Karlı bir gün, spiker Ümit Aktan: Sahadaki karların tamamı temizlenememiş, buradan bakıldığında saha yoğurtlu ıspanak gibi görünüyor.

Bak şu konuşana!
Ben Ertuğrul Sağlam'ı, Chelsea Menajeri Jose Mourinho'ya benzetiyorum.

(Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören)

Haydi hayırlısı!
Hakan, ona attırdığım gollerle gol kralı olacak.

(Lincoln)

Öz Beşiktaşlı!
Kimse benim kadar Beşiktaşlı olamaz, Ertuğrul bile...

(Rıza Çalımbay)

Tabii tabii!
Yılmaz Vural'ın centilmenliği elden bıraktığını ben hiç görmedim.

(Barbaros Çıdal - Futbol Pazarı, KanalTürk)

Demez Abi!
Canaydın, yeter demeye hakkın yok...
(Turgay Şeren - Akşam)

Nil Karaibrahimgil - Bronzlaşmak

4 Temmuz 2007 Çarşamba

shrek-transformers

Bu cuma transformers? shrek 3 e gitmeyen var mı bi de o var bu cuma, ayrıca bu cuma mübarek gün, ayrıca bu cuma CMYLMZ harbiye açıkhava, ayrıca bu cuma Ajda Pekkan Park orman, ya da ajdayı boşver havuz parkorman....Bu cuma ya da bir başka cuma tüm cumalar sizlerin olsun..sevgiler.

3 Temmuz 2007 Salı

Terazi Lastik Sınırlarımızı Aşıyor!!!

Çok sevgili dostlarım,mutluluklar söylüyorum ki..terazi-lastik kurulduğu 7 Haziran tarihinden itibaren 500 ziyaretçi barajını aşmış bulunmaktadır..bir aydan daha kısa bir süre içinde aldığı bu ilgi sayesinde Google Inc. tarafından PAGERANK uygulamasında 10 üzerinden 6 almıştır ( pek büyük bir rakam gibi gözükmeyebilir ama bu seviye oldukça yüksek bana inanınız... ) ve sizlerle paylaşmak istediğim bir bilgi daha sitemizin dünyanın her tarafından,anlayan anlamayan tarafından ziyaret ediliyo olduğudur.. Aşağıda sitemizi dünyanın hangi ucundan kimler takip ediyor bir listesini veriyorum ve acaba,ingilizce içerik burada yer almalı mı tartışmasını da başlatıyorum..:) hadi hayırlı uğurlu olsun..

Bulgaria Dimistov Reg
France Paris, Ile-de-France
France Mcon, Bourgogne
Germany Dirnismaning, Bayern
Germany Muenchen, Bayern
Germany Nidda, Hessen
Germany Berlin
Italy Teggiano, Campania
Italy Rome, Lazio
Malaysia Damansara, Wilayah Persekutuan
Malaysia Kuala Lumpur, Wilayah Persekutuan
Malaysia Kuala Menggalong, Sabah
Portugal Linda-a-Velha, Lisboa
Romania Reghin, Mures
Spain Salt, Cataluna
Spain Huesca, Aragon
Ukraine Melnikova, Luhans'ka Oblast'
United States Mercedes, Texas
United States Tulsa, Oklahoma
United States Bayonne, New Jersey
United States Malvern, Pennsylvania
United States Brooklyn, New York
United States Phoenix, Arizona
United Kingdom Hull, Kingston upon Hull, City of

ve bunun yanısıra; Ülkemizden

Ankara,Antalya,Burdur,Eskişehir,Bursa,İstanbul,Adıyaman,Kocaeli,Adana,İzmir,Zonguldak,Malatya illerimizden ziyaretçilerimiz bulunmaktadır..

Emeği,ve yazısı,katkısı bulunan herkese teşekkür ederim..

2 Temmuz 2007 Pazartesi

İmgesiz Düşler

oysa gündüz ne kadar cesurdu, geceye göre
tüm korkuların gölgelerle gelmekte
şerefsizce gitmemekte,
ta ki pencereden sızana dek, tik tak....
oysa, penceren sızarken güneş...
acılarım da damarlarımdan sızdı, gecede, ellerinle
-ki ellerinde zamanın bir saniyesinde güneş sızmıştı gecelerime...
harflerden oluşmayan kelimeler, seslerden oluşmayan konuşmalarla.
tüm söylenenler susulduğunda
sessizliğin çığlığında, yine korkular gölgelerle gelmekte
yelkovanın akrebi karalttığı
işte tam da o ada
bir kelebeğin rüyası ya
sanki okyanus ötesi, masum...
de ki olmayan mesafeye nisbet.
de ki olmayan korkuların gölgesinde
dedim ya hani bir rüya, hani kelebeğin, hani masum
dedim ya harflerin havada asılı kaldığı
kelimelerin anlamsız, anlamların kayıp olduğu
yelkovanla akrebin karalttığı ve ellerinin artık aydınlatamadığı
bir geleceğin rüyasıysa yaşadığım
yaşamaya değmezmiş be gülüm;
ne gölgelerle, ne akrep ne de yelkovanla...

Camelius-Morango-Yako-Noivinha

29 Haziran 2007 Cuma

aYaKLı DaVuL SeTi



İnsan mısın arkadaşım sen?

rock n coke 2007



yani genel olarak bana manidar olduğu için başta bir de kendi çapımda aykırı düşüncelere hizmet etmesi vesilesiyle hiç gidesim yok bu sene ama birader manic street preachers geliyor yani.İnsanı ( yani ben öyleysem hala tabi ) zıvanadan çıkarıyor,ters köşeye yatırıp bir de üzerinden aşırtıyor utanmadan.Daha gidilecek ekip,kamplı kampsız oluşu ve de bilimum mevzuatlarda çok muhabbet edilir ama akl-ı ömür yeter,yaşam ateşim bitmemiş ve hala olaki ülke sınırları ( ki bunlardan biri kesin sukoyverir )içerisinde olur isem sanırsam gideceğimdir.
Neler var neler yok siz de bir göz atın: rock n coke 2007

rüyaymış peehhh!! seçimmiş peeehhh!!




Kendi adıma konusuyorum arkadas,rüya kavramının ve yaşanmasının yasaklanmasını öneriyorum.Hayaller olmadan insan yaşayamazmış.Deneyen oldu mu?Nedir abicim adam gibi bir uyku uyuyamayacak mıyım ya,hayır hayal dediğin iyi güzel de ortası yok ki ya iyi ya kötü,yani riske değer mi?neden kabus göreyim de uyanayım.Uyuyamayayım.Gönül isterki buna bir çözüm bulsun bilim adamları.


Bitmedi,bir başka maruzatım daha var:Bu rüya kabus mevzuatından yeterince sıtkım sıyrılması yetmezmiş gibi hani kendime çok yararım dokunuyor ya devlet baba beni seçim sandığında görevli yapmış.İnsaf be birader pazar sabahı 7'de.Ya şu dünya da bugun beni sabah 7 de şurda ya da burda edecek tek bir mevzuat var ölüm kalım olmadığı sürece ,o da memlekete şaklaban seçmek ve bizzat bunda görevli olmak asla değil.Buyrun efendim 22 temmuz sabahı hiç kahvaltı etmeyin şair nedim de 1216 olmasi lazim sandık no nun,yanıbasinda sabah 8den itibaren hafif bir cilingir...rezervasyon yaptırmayı ihmal etmeyin.herkesi beklerim..



happy feet ( trailer )

28 Haziran 2007 Perşembe

..

hep siyaset mi yazacağız? lise dergisini saymazsak ilk yayımlanan şiirimi yazayım... ben bile unutmuşum neredeyse.. birisi anımsattı bugün.. kendisine teşekkürler.. 6-7 yıl öncesinden:


"binlerce, binlerce balık
yüzüyor olmalı gözlerinde
gözlerin, eski bir fotograf çekmeceden"

aYaĞa KaLKıN...



aYaĞa KaLKıN... evinize gelen misafirleri karşılayın.


aYaĞa KaLKıN... kalkmayanları uyarın.


aYaĞa KaLKıN... trafik terörüne müdahale edin.


aYaĞa KaLKıN... ki zamanı geldiğinde yatıp, dinlenmeyi hak edin.


aYaĞa KaLKıN... çocuklu bayana yer verin.

Katiller Ordusu!

TSK'nın bir süredir gündemindeydi orduda profesyonelleşme..
İlk bakışta hoş geliyor kulağa.. Zorunlu askerlik hizmeti kalkacak ya da önemsizleşecek...
Hemen ardından hala hoş.. Son süreçte artan ve de bilinçli olarak daha fazla gündeme taşınmaya başlanan şehit cenazelerini, profesyonel ordu fikrinin meşrulaştırılması için kullanmayı başardılar. Bravo...
Benimse kanım donuyor düşündükçe.. Bir katiller ordusu yaratılacak.. Ülkemizde mehmetçiği pazarlamak yeni bir adet değil, taa Kore savaşından beri "23 sent"lik askerlerimizle övünüyor birileri.. Nazım'ın şiirini anmamak elde mi?
Toplumsal hareketlerden etkilenmeden, kamuoyu baskısını hissetmeden, ordunun istendiği ülkede veya istendiği bölgede "kullanılması", tam manasıyla korkunç bir olasılık.. Bir örnek yalnızca.. Irak'ı işgal etme onursuzluğundan ucundan da olsa sıyrılabilmişsek 2003'te, toplumsal baskı sayesinde mecliste takılan tezkeredendir... Böyle dertlerden kurtulmak istiyorlar haliyle.. Kan pazarlığını daha rahat yapabilmek için.. Afganistan'da, Kosova'da, Lübnan'da ve daha pek çok yerde NATO işgallerine kolaylıkla katılabilmek, kendi ülkesinin askerini "babalar" gibisatabilmek için.
Paralı askerliğin şimdilik hazır kadroları, kulak kesen eski özel tim mensupları, işkenceci korucular, her tür kirli ve karanlık organizasyonun parçalarından oluşuyor ve buna birileri eklencektir işte..
Ben ülkemin güvenliğini bunlara teslim etmem!

ölmeyi öğrendiğinde yaşamayı da öğrenmişsin demektir


Bir dönem dünyayı sallamış bir efsane grup için ne hazin final!..

Kurucularını çoktan toprağa vermişlerdi.
Artık birbirlerini görmüyorlardı bile…
“En küçükleri”nin ölüm döşeğinde buluştular son kez…
Kim bilir nelerden konuştular.
Çıkan ikili, gözyaşlarını sildi gizlice…
Kalan, ölüm için saat saymaya devam etti.

* * *

Beatles’ın en genç üyesi (58) George Harrisson’ın beklenen ölümü bana Mori’yi hatırlattı.
Mori Schwartz, hayat dolu bir üniversite profesörü…
1994′te vücudunda bir gariplik hissetmiş. 60′lık vücudu artık dans derslerini kaldıramayacak kadar bitkinleşmiş. Doktora gittiğinde yakında öleceği haberini almış:
Hastalık Mori’yi tekerlekli sandalyeye bağlamış. Dersleri bırakmış, evdeki bakıcının kollarında bebekliğe yeniden dönmüş: Kucaklanıp kaldırılır, başkası tarafından yıkanır, poposu pudralanır olmuş.
Düşünmüş o zaman:
“Kendimi bırakıp yok olmayı mı bekleyeyim, yoksa kalan zamanımı en iyi şekilde değerlendireyim mi?”
Sonunda ölümünden utanmamaya ve yaşamla ölüm arasındaki son köprünün bütün ayrıntılarını anlatmaya karar vermiş.
Hayattaki son dersi, “kendi ölümü” olacakmış.

* * *

Önce sevdiklerini toplayıp, onlara bir “canlı cenaze töreni” düzenlemiş.
Bizim ancak ölenlerin ardından yaptığımız sevgi konuşmalarını hayattayken dinleme ve gönlünce cevap verme şansını yaratmış.
ABC televizyonunun ünlü haber sunucusu Ted Koppel’ın programına konuk olunca üne kavuşmuş.
Dünyanın dört bir yanından mektup yazan, röportaja gelen insanlar ona “son yolculuk”u sormaya başlamışlar.
Mori’nin bu sorulara verdiği yanıtlar Türkçede de yayımlandı.
(Mitch Albom, “Öğretmenim Mori’yle Salı Buluşmaları”, Boyner Y. 1997) Birbirinden ilginç o yanıtlardan benim aklımda kalan ders şu oldu:
“Herkes öleceğini bilir, ama kimse buna inanmak istemez. Oysa öleceğimize inansak, bazı şeyleri farklı yapardık. İnsan ölmeyi öğrenince yaşamayı da öğrenmiş oluyor. Budistlerin yaptığını yap ve her sabah omuzundaki küçük kuşa sor:
‘- O gün, bugün mü? Hazır mıyım? Olmak istediğim insan mıyım? Kariyer, iyi maaş, araba ve ev taksitleri… hayattan istediğim şey bu mu?’”

* * *

“Şuraya uzanmış yavaş yavaş ölürken rahatlıkla söyleyebilirim ki, istediğin kadar güce ya da paraya sahip ol, yaşamı satın alamazsın” diyor Mori…
“- Son bir 24 saatin olsa ne yapmak isterdin?”
sorusuna ise herkesi şaşırtacak kadar sade bir cevap veriyor:
“- Sabah kalkar, jimnastiğimi yapar, ardından çörek ve çayla kahvaltı eder, yüzmeye giderdim. Sonra arkadaşlarımı evde güzel bir öğle yemeğine davet eder, onlara ne kadar değer verdiğimi anlatırdım. Ardından ağaçlıklı bir bahçede yürüyüp renkleri, kuşları seyreder, doğayı içime çekerdim. Akşam sevdiklerimle bir restorana gidip yemek yer ve en güzel kızlarla tükeninceye dek dans ederdim. Ardından eve gelir mükemmel bir uyku çekerdim”.

* * *


Sizin bunları yapacak vaktiniz var.
Bütün yapmanız gereken arada bir omuzunuza bir bakış atıp sormak:
“Bugün mü küçük kuş, bugün mü?..”

C.D.

27 Haziran 2007 Çarşamba

küresel zımbırtı serasal solma

küresel ıkınma diye sızlanıp pencere kenarında bronzlaşırken yemeği tencerede balkona koyup içerde klima sen bizim herşeyimizsin diye haykırıyoruz.Ama mizahi ele aldığımız bu zımbırtı hakikaten yaşamı güçleştiriyor.Hem de gitgide her sene değil,gün ve gün..yakın gelecekte an ve an...aşağıdakilere bir göz atın..bizim de bir ucundan tutabileceğimiz şeyler olabilir..


Biz neler yapabiliriz?

* Enerji dostu ampuller kullanılmalı.
* Televizyonlar bekleme konumunda bırakılmamalı.
* Doğru ışıklandırma kullanılmalı.
* Klima yerine vantilatör kullanılmalı.
* Evler ısı kaybına karşı yalıtılmalı.
* Eşyalar, radyatörleri kapatmayacak şekilde yerleştirilmeli.

Su kaynaklarının kıtlığı da bir başka önemli sorun. Ancak, alınabilecek önlemler de yok değil.
* Diş fırçalama, bulaşık yıkama, traş esnasında musluk açık bırakılmamalı.
* Daha az su tüketen yeni teknoloji klozetler kullanılmalı.
* Klozetlere asılan temizleme maddeleri kullanılmamalı.
* Çamaşır suyu tüketimi en aza indirilmeli.
* Akan tesisatlar onarılmalı.
* Hortumla sulama ve yıkama yapılmamalı.
* Suyu, kireç ve bakterilerden arındıran filtreler kullanılmalı.

Çevre örgütleri, tüketicileri ulaşım sektörü konusunda da uyarıyor.
Bu sektör, yenilenemeyen enerji kaynaklarının baş tüketicisi ve sektörde kullanılan gazların emisyonları, hava kirliliğine, iklim değişikliklerine neden oluyor.
* Toplu taşıma araçları tercih edilmeli.
* Kısa mesafelere arabayla gitmek yerine, yürümeli.
* Kurşunsuz benzin tüketen araçlar tercih edilmeli.
* Aracın taşıma kapasitesi aşılmamalı.
* Uzun duraklamalarda aracın kontağı kapatılmalı.

Çevre örgütleri, tüketicilere geri dönüşümü bir yaşam tarzı olarak benimsemelerini, alışveriş sırasında aşırı tüketimden kaçmalarını öğütlüyor.
Tüketicilerin özenli davranması gereken en önemli konuların başındaysa ambalaj tüketimi geliyor. Zira plastik ambalajların doğada kaybolma süresi bin yılı buluyor.
* Tüketiciler, uzun ömürlü ürünlere yönelmeli.
* Geri dönüştürülemeyen ambalajlarda satılan ürünler alınmamalı.
* Başta PVC olmak üzere, plastik ambalajlardan kaçınmalı.
* Şişe ve kavanoz gibi cam ürünler tercih edilmeli.
* Plastik poşet ve yiyecek kapları gibi ürünler yeniden kullanılmalı.
* Alışverişlerde plastik poşet kullanılmamalı.
* Cam malzemeler, organik çöplerle birlikte atılmamalı.

Gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelen bilgisayarların yarattığı kirlilik de azımsanacak gibi değil.

* Elektrik tüketimi daha düşük modeller alınmalı.
* Yazıcıdan kağıt çıktısı alınması asgariye indirilmeli.
* Bilgisayarlar bekleme konumunda bırakılmamalı.
* Kullanılmayan bilgisayarlar atılmamalı.


ayrıntılı bilgi için
http://www.kuresel-isinma.org

26 Haziran 2007 Salı

profesyonel öğütler



  • Drive in one direction until you reach the ocean.
  • Say hello to everyone you pass during the day.
  • Frown until your mouth muscles hurt (then see how much easier it is to smile.)
  • Create your own alphabet.
  • Start a scrapbook.
  • Make something you invented or invent something you can make.
  • Figure out if has no solution for non zero integers x, y, and z if n is an integer greater than two.
  • Make a BLT.
  • Work the crossword puzzle.
  • Count backwards from 10 billion by 13s.
  • Visit a yard sale.
  • Put on some really comfortable shoes. Walk somewhere in them.
  • Make something nice for someone and give it to them.
  • Go see a movie. (See two or three in a row. You may have to make extended visits to the restroom between films.)
  • Make your own list of things to do instead of killing yourself (and then do them.)
  • Organize your own mock funeral, invite family and friends, encourage them to eulogize you. (Tell them how you've really been feeling lately and see what happens.)
  • Let someone proofread your suicide note.
  • Build a fort.
  • Meditate.
  • Shampoo your hair. Repeat if desired.
  • Create an elaborate hoax. (Try not to get arrested.)
  • Get arrested.
  • Blow the stink off!
  • Sneak into a church. Enjoy the sunlight and quiet.
  • Write me a letter. (Be assured of a hopeful reply.)
  • Volunteer somewhere.
  • Doodle.
  • Enter a contest.
  • Write a poem.
  • Just breathe.
  • Take a class.
  • Finish something you started.
  • Drink a cup of tea with sugar and milk if that's how you like it.
  • Jump up and down on a big trampoline.
  • Pray.
  • Eat a tomato.
  • Pet a kitty cat.
  • Smoke a cigarette. (It's slower.)
  • Answer your telephone the next time it rings. (I know you haven't been...)!!!!:))))
  • Ask a stranger for some good advice.
  • Paint a mural.
  • Start a garden.
  • Do the dishes. (It's OK if you've let them pile up. Wash a couple of them at least.
  • Rescue an animal.
  • Take your loose change to the bank.
  • Play some beautiful music.
  • Ask an old person to tell you a story.
  • Make yourself breakfast in bed.
  • Eat cookies.
  • Stare at clouds.
  • Visit the maternity ward.
  • Send flowers anonymously.
  • Make a long to-do list. Do everything on it.
  • Set a world record.
  • Open the curtains.

25 Haziran 2007 Pazartesi

Hepinizi Çağırıyorum

"......."Hiçbir mülküm yok zamandan başka" diyor şair Süreyya Berfe; bu dizeler benim yaşamımı özetliyor. Evet, bugüne dek hiçbir mülküm olmadı, beni 94 yaşıma taşıyan zamandan başka. Ben bu zamanla neredeyse özdeşleşmiş durumdayım. Her ne kadar o sözünü ettiğim zaman kimi kez benliğimi elimden alıp beni yüzüstü bırakıyorsa da, bugün 94 yaşımı, tek mülküm olan zamana borçluyum. Sizlere sesleniyorum; zaman denen mülkünüzü iyi kullanın, çünkü onun kaypaklığını ancak dirençle önleyebilirsiniz benim gibi. Hepinizi mülkünüz olan zamana sarılmaya çağırıyorum. Çünkü, gün olur, zamanın kendisi gibi hayali de cihan değer. Sevgiler(im)le. Bana uğurlar ola... "

Vedat Gunyol

22 Haziran 2007 Cuma

üSTaD ReLoaDeD

Böyle bir eser bir daha yazılabilir mi? Rüyalarımıza girmesinden korktuklarımız, ilk ağızdan daha iyi bir tasvire bulanabilir mi? Bilmiyorum. Ama bir şey okuyacaksanız alın bunu okuyun derim...

"Bir Adam Yaratmak"tan...

"bir sigara kağıdını şu masaya koy, üstüne bir taş bırak, kapıları kapa ve git! üç yüz sene sonra gel, yerinde bulursun. belki sararmış, belki buruşmuş, fakat yine o. bir sigara kağıdı kadar yaşayamıyoruz. kefenimizden evvel çürüyoruz. duyuyorum! toprak altında milyonlarca kurdun, çıtır çıtır dut yapraklarını yiyen milyonlarca ipek böceği gibi, milyonlarca ölüyü yediğini duyuyorum.
ölüler! korkunç bir saklambaçın korkunç oyuncuları. kurtarın beni ebedilikten! öldüm sizi araya araya.. kurtarın beni düşünmekten!"

allahım ben yok olamam! her şey olurum yok olamam. parça parça doğranabilirim. tütün gibi kurutulabilir, ince ince kıyılır, bir çubuğa doldurulur, içilir havaya savrulabilirim. fakat yok olamam. madem ki bu kadar korkuyorum, yok olamam.* eczahane camekanlarında, ispirto dolu bir kavanoz içinde, düşürülmüş bir çocuk ölüsü gibi , yumruk kadar bir et parçasına inebilir, bir şişeye hapsedilebilirim.fakat şişenin camından yine dışarıyı seyreder, önümden geçenleri görür, kendimi bilir ve duyar, kendimi ve allahımı düşünebilirim. razı değilim allahım! yok olmaya, kalmamaya, gelmemiş olmaya, mevcut olmamaya razı değilim. bu dünyada bırakamayacağım hiçbir şey yok. ne deniz, ne şehir, ne ağaç, ne ev, ne kadın, ne de ben. bu kalıbım, bu zarfım., bu kafesimle ben. onların hepsini bırakabilirim. fakat şuurumu, bilmek, duymak, var olmak şuurumu bırakamam. razıyım bir toz parçası olayım. insanlar üzerime basarak geçsin. canım acısın, duyayım. canımın acıdığıını duyayım. razıyım bir kertenkele olayım. kızgın yaz günlerinde bir bahçe duvarına tırmanayım. tırnaklarımı tuğlalara geçireyim.yeşil ve ıslak sırtımı güneşe vereyim. fakat güneşle sırtım arasındaki öpüşmeyi duyayım. tuğlaların incecik zerreleriini sayayım. kovuklardaki böceklerin, bir boru içinden bakar gibi bana baktıklarını göreyim ve düşüneyim.razıyım bir nokta olayım. fakat o noktaya bütün kainat, bütün mevcudiyle dolsun. ben yok olamam.ağlarım, tepinirim, çatlarım, çıldırırım, ölürüm fakat yok olamam. her şey benm olsun, vereyim, gökler, yıldızlar, gökteki samanyolu, ay, dünya, vereyim. fakat aklım bana kalsın. aklım bana kalsın! aklım!.."

''osman hiç bıçağın deştiği yerden kan akmadığı olur mu?benim de beynimden kan akıyor.ben düşünmüyorum,beynim kaynıyor.görüyorum,gözlerimi yumunca görüyorum.beynimin etten yuvarlağı üstünde her düşünce bir damla siyah kan gibi yuvarlanıyor.ben istemiyorum osman!fakat hiç bıçağın deştiği yerden kan akmaz olur mu?''

"herkesi düşündürmeye calı$, duşunduremezsin.beni duşundurmemeye calis yine elinden birsey gelmez. ben ba$kalarinin duşunmemeye mahkum oldugu kadar duşunmeye mahkumum. osman! pencereleri acmak istiyorum. başımı soguk havaya uzatmak ve kopekler gibi haykırarak halkı penceremin altında toplamak istiyorum. du$unmek istemiyorum diye bagırmak, ulumak istiyorum. osman, duşunmek istemiyorum! du$unmek istemiyorum...."

''yaratıcı neymiş, yaratmaya kalkışarak tanıdım. yalancı ilah, doğrusunu tanıdı. gölge artist öz sanatkarı tanıdı. ben şimdi şu anda tanıyorum allah'ı. ilminin, sanatının karşısında aklımı veriyorum. aklım bir cephane deposu gibi patlıyor, kül oluyor."

Necip Fazıl Kısakürek...
Saygıyla...

21 Haziran 2007 Perşembe

 
Site Meter